İNANÇ VE HAYAT 2: BÖLÜM 16; YENİ ELEMAN

İnanç enişte dün akşam ekmek alıp eve döndü. Acaba bugün biz akşam yemeğini restoranda mı yiyecez? Gül'e bunu söylemeli miyim diye düşünüyordum ki... Gül yanıma geldi. Gül: 
-Ne düşünüyorsun Can? Karadeniz'de gemilerin mi battı?
Can: 
-Şey Gül... I ablamlar bu akşam restoranda buluşmak istiyormuş da...
Gül: 
-Eee...
Can: 
-Onu düşünüyordum yani. 
Gül: 
-Nereden çıktı bu? Ablan hani evden çıkamıyordu? Hatta telefonla bile görüşemiyordu bir ara. 
Can: 
-Bilmiyorum ki...
Gül: 
-Neyse gelsinler azıcık iş yerlerine sahip çıksınlar. Sen de düşünme. 
Can: 
-Yeni personeli de görmüş olacaklar bu vesileyle.
Gül: 
-Yani sadece bizi görmek umurlarında değil. 
Can: 
-Olur mu öyle şey Gül ya yeni personeli kıskanıyor olamazsın dimi?
Gül: 
-Yok ne kıskanıcam? Onu biz işe aldık ya belki İnanç kovabilir diye dedim. 
Can: 
-Bence kovmaz hem bu restorana daha güzel tatlı yapan birini bulsun da...
Gül: 
-Aşk olsun sana Can ya, ben güzel yapamıyor muydum?
Can: 
-Yok Gül'üm sen yanlış anladın. Yani ben demek istedim ki arada farklı kişilerden farklı tatlılar yemek de güzel oluyor. 
Gül: 
-Ya... Neyse neyse ablanlar seni aradı mı?
Can: 
-Yok beni arayan soran yok. Tabi senden başka❤️🥰♥️.
Gül: 
-Ya şapşik♥️🥰❤️... Akşam için ne yapsak? 
Can: 
-Bence çok birşeye gerek yok hem yorma sen kendini. Zaten akşam geldiklerine göre büyük ihtimal çay içmeye falan gelirler. 
Gül: 
-Yemek yapmaya gerek yok yani. 
Can: 
-Gül buranın sadece sorumlusuyuz. Acaba biraz rahat mı olsan? Hayır yani Allah'tan ablamlar restoranda buluşmak istedi. Ya bize gelselerdi ne yapacaktın acaba? Hem sen de dikkat etmelisin biraz.
Gül: 
-Ya Can ne yapayım? Hayat'ı ve çocukları görmeyeli çok oldu, özledim yani. 
Can: 
-Tamam olabilir. Ben de özledim. Ama kendine de dikkat etmelisin.
Gül: 
-Doktor Allah'tan kendini yorma dedi yani. 
Can: 
-E sen de yorma işte. 
Gül: 
-Yormuyorum zaten, sen merak etme.
Derken Büşra restorana girdi. 
Büşra: 
-Yeni personel gelmedi mi yoksa?
Can: 
-Gelir, trafikte kalmıştır.
Büşra: 
-Nereden geliyor ki bu kız? 
Gül: 
-Oha kız olduğunu nereden biliyorsun?
Büşra: 
-Restoran kimin? İnanç'ın restoranıysa büyük ihtimal kız almıştır. 
Can: 
-Yalnız onlar da henüz tanımıyor yeni personeli. 
Leyla da girdi. 
Leyla: 
-Selamlar arkadaşlar ne konuşuyorsunuz? 
Büşra: 
-Bir dakika, bir dakika. Bu personeli onlar almadıysa kim aldı? 
Leyla:
-Ne personeli ya? Ne oluyor? Yoksa kovulduk da haberimiz mi yok? 
Gül: 
-Leyla hiç merak etme bu gidişle zaten kovulursun. Ama çok şanslısın kovulmadın.
Büşra: 
-Ben sorumun cevabını alamadım kim aldı bu personeli? 
Gül: 
-Biz aldık. İşe ihtiyacı olan bir arkadaşım. 
Leyla: 
-Ne yapıyor peki? 
Can: 
-Leyla abla var ya bir tatlı yapıyor, oh, ben böyle bir tatlı yemedim yalnız.
Gül: 
-Can sen bence bugün konuşmasan daha iyi. 
Can: 
-Gül ama ne yani yalan mı söyleyeyim? Kız ne tatlısı yapsa güzel yapıyor. 
Gül: 
-Arkadaşlar benim bir işim var, size hayırlı günler dilerim.
Gül çıktı. 
Neşe de tam restorana giriyordu.
Neşe: 
-Hayırdır Gül iş yok mu? 
Gül: 
-Yok birşey Neşe. Arkadaşlar sinirimi bozuyor her zamanki gibi. Ha bu arada bu akşam patronlar bizimle restoranda görüşmek istiyor. Haberin olsun.
Neşe: 
-Kaç patron var ki? 
Gül: 
-İki kişi yok yani dört kişi olarak gelecekler ama işte iki kişi. Sen korkma ama iyi insanlar. 
Neşe: 
-Peki öyle diyorsan. 
**************
Hayat ve İnanç akşam buluşma için hazırlanıyorlardı.
Hayat: 
-İnanç inşallah çocuklar üşümez dimi? Sence ailecek restorana gitmek iyi bir fikir mi?
İnanç: 
-Hayat ne yani? İki adımlık yol hani senin için ayakkabı giymeye bile gerek yok yani o kadar yakındı bir zamanlar. Şimdi ne değişti senin için? Hayır yani oraya evlenince gitmek yasak falan mıydı?
Hayat: 
-Yok İnanç ya, olur mu öyle şey?
İnanç: 
-O zaman gidelim, ne duruyoruz? 
Hayat: 
-Çocukları götürmek için diyorum? Bir şey mişey olursa? 
İnanç: 
-Çocuklar da senin gibi ev kuşu olsun yani. Dışarıdan bihaber yaşasınlar anneleri gibi. 
Hayat: 
-İnanç en azından ben seni mahallede daha önce hiç varlığını bile bilmediğin bir milyoncuya bile götürdüm. Ekmek almaya bile gitmemiş olan sensin, dışarıdan bihaber olan benim hayret yani!!!
İnanç: 
-Kavga mı arıyorsun? Çıkmayacak mıyız?
Hayat: 
-Peki çıkalım çocuklara bir şey olursa babaları doktor zaten, beni hiç alakadar etmiyor artık. 
İnanç: 
-Oh be sonunda izin aldık çocuklar. Hadi gelin gidiyoruz. 
İnanç, bebek arabasını alıp dışarı çıktı.
Hayat: 
-İnanç az bekle beraber çıkalım. 
İnanç: 
-Ya sen beni hâlâ bekletmeye utanmıyor musun? Biz önden gidelim işte, ne olacak? 
Hayat: 
-Çocukların üstüne birşey almayayım mı? Belki uykuları gelir kundaktı, emzikti falan... Sağolsun babaları çok yardım ettiği için...
Yanına gelen Gül: 
-Hayırdır kanka kiminle konuşuyorsun?
Hayat: 
-Gitti dimi beklemedi, hiç beklemesin zaten. Yalnız başıma ben gayet iyiyim, bir gün teker yararsam hiç şaşırma. 
Gül: 
-Kanka şuan kim nereye gitti ve neyi konuşuyorsun? 
Hayat: 
-İnanç'ı ya iki dakika bekle dedik iyi ki. Bıraktı gitti vicdansız. 
Gül: 
-Kanka maximum restorana gitmiştir. 
Hayat'ın aklına İnanç'la gittiği yerler ve o yerlerde başına gelen işler geldi. Hayat: 
-Yok, hayır! Kesin çocukları da bir oyuna alet etti. 
Gül: 
-Yok ya o kadar yapmaz. Yani herhâlde. Gerçi eniştem söz konusu....
Hayat: 
-Evet herşey olabilir... Oyalama, koş koş... İnşallah yetişiriz bir şey olmadan. Allah'ım sen koru 🤲🏻.
Gül: 
-Kanka... Ay yoktur birşey...
Hayat koşar adım restorana girer. 
İnanç: 
-Anneniz sonunda gelebildi. Hayat yarım saattir evden çıkamadın. 
Hayat: 
-Ne oluyor burada? Ya sen neden çocukları benden habersiz getiriyorsun. 
İnanç dönüp: 
-Habersiz mi? Ay pardon hanımefendi, evden önce çıktım suç bende. 
Hayat:
-Allah'tan birşey olmamış. 
İnanç: 
-Ne olmasını bekliyordun?
Hayat: 
-Başlarında sen varsan herşey olabilir İnanç.
İnanç: 
-Hayat sana gerçekten inanamıyorum! Sence ben neyim ya? Gerçekten merak ediyorum; neyim ben? Aile babası olmayı bile beceremeyeceksem biz niye evlendik Hayat?
Hayat: 
-Çocuklar nerede İnanç?
İnanç: 
-Bana olan nefretinden iki adım ötendeki çocuklarını bile göremedin? Çok kırıldım Hayat. Ben gidiyorum. 
İnanç kalktı. 
Hayat çocukları da alıp;
-Dedim sana çıkmayalım dedim. Bir beni insan yerine koyup dinlesen zaten...
İnanç: 
-Beni bu ilişkinin başından beri dinlemeyen sensin Hayat.
Çocuklar huzursuzluk çıkarmaya başladı.
Hayat: 
-Ne bakıyorsun? 
İnanç: 
-Acaba onları gerçekten seviyor musun diye izliyorum. 
Hayat: 
-Saçmalıyorsun şuan ya. Ben gidiyorum. 
Hayat restorandan çıkarken kapıdan içeri biri girer. Çarpıştılar. Hayat: 
-Çok özür dilerim. Afedersiniz. 
Giren kişi: 
-Asıl ben özür dilerim. Geç kaldım bugün de patronlar gelecekmiş. 
Hayat: 
-Ya sen kimsin? 
Giren kişi:
-Ben burada çalışıyorum.
Hayat: 
-Ben de buranın sahibiyim ve seni tanımıyorum. Nasıl işe girdin ve kim aldı seni buraya? 
Gül o sıra yanlarına geldi; 
-A hoşgeldin , Hayat'la tanıştınız mı? 
Hayat: 
-Yani tanışmaya çalışıyoruz şuan. Arkadaş biraz çekingen sanırım. 
Gül: 
-Kanka sen iyi misin ya? 
Hayat: 
-Yok hiç iyi değilim. Ama sizlik bir mesele yok. 
Gül: 
-Neşe burada çalışıyor. 
Neşe: 
-İsterseniz bir tatlı verebilirim moraliniz yerine gelir. 
Hayat: 
-Ha iyi olur 4 porsiyon içeridekilerle yeriz.
Gül: 
-Kanka sana özel bir şey sorabilir miyim? 
Neşe: 
-Ben en iyisi tatlıları hazırlamaya geçeyim.
Hayat: 
-Tabi kanka ne oldu? 
Gül:
-Sen bizi özlemedin mi? Yani biliyorum saçma ama bizi artık sevmiyorsun galiba? 
Hayat: 
-Ne alaka kanka şuan? 
Gül: 
-Can dedi. 
Hayat: 
-Ablam bizi sevmiyor mu dedi? 
Gül: 
-Dün akşamdan beri restoranda buluşmayı düşünüp durdu. 
Hayat:
-Neden? 
Gül: 
-Herhâlde yeni personeli beğenmenizden endişe ediyor.
Hayat: 
-Gül yani biz izindeyken sağolun restorana göz kulak oldunuz. Yani bundan zaten minnettarız. Bundan sonra ne olacak ki? Hayır yani bizim personeli beğenmemiz ya da beğenmememiz sizi çok alakadar etmiyor bundan sonra onunla meselemiz. Tatlıları getirsin bakalım. 
Gül rahat bir nefes aldı.
Hayat çocukların ve İnanç'ın yanına geçti. 
Hayat: 
-Babanızla yolculuk nasıldı?
İnanç: 
-Asıl annenizin korkması çok komikti dimi😂😂. İşte sizin bu anneniz gereksiz korkular yaşayan bir insan. 
Hayat: 
-İnanç yalnız bir şey diyeceğim. Sen neden erken çıktın ki?
İnanç: 
-Hayat sen gerçekten iyi misin? Fazla ve gereksiz titiz değil misin sence de? 
Hayat: 
-E olurum tabi anne olacağım diye ben neler yaşadım sen biliyor musun? 
İnanç: 
-Ya ya hatta bir ara doğurmaktan bile vazgeçmiştin hatırlatırım.
Hayat: 
-Ha neyse neyse. Asıl sana şey diyeceğim ben. Güller biz izindeyken yeni bir personel almış. 
İnanç: 
-Eeee....
Hayat: 
-Yani kim olursa olsun işe alalım yani Gül şimdi mahcup hissetsin istemiyorum.
İnanç: 
-Tamam. Anladım. 
Biraz sonra Neşe 4 tabak tatlıyla onların masasına gelir.
Neşe: 
-Afiyet olsun efendim.
Hayat: 
-Çok güzel görünüyor. Şimdiden eline sağlık Neşe. 
İnanç:
-Gerçekten güzel görünüyor. Bir tadına bakalım. 
İnanç tatlıdan bir kaşık aldı. İnanç: 
-Gerçekten müthiş eline sağlık. Bu tatlıyı yapmayı nereden biliyorsun? Çünkü sanki daha önce aynısından yemiş gibiyim. 
Hayat çok şaşırır. Hayat: 
-Emin misin İnanç? Hayır yani tatlı tatlıdır. 
İnanç: 
-İsterse Neşe cevaplasın.
Neşe: 
-Rahmetli annemin en sevdiği ve hep yaptığı bir tatlıydı. 
Hayat: 
-Başın sağolsun Neşe. Aramıza hoşgeldin .
İnanç: 
-Başın sağolsun Neşe. Hayat işe aldıysa bana da hayırlı olsun demek düşer. 
Neşe: 
-Teşekkür ederim öyleyse ben mutfaktaki işime döneyim.
O gidince İnanç, Hayat'a döndü. 
İnanç: 
-Ben sana bir şey diyim mi? Bu kızda kesin bir şey var. 
Hayat: 
-Saçmalama İnanç ya, sen Leyla'yı bile hiç bana sorma gereği duymadan restorana almış adamsın. Yani Leyla'nın bile buraya zararı olmadıysa bu kızın ne zararı olabilir? Bence şuan Gül ve Can'dan sonra bizim restorandaki en aklı başında insan olabilir. 
İnanç: 
-Leyla meselesi başka bu başka? Kız rahmetli annemin tatlısını yapıyorum dedi. 
Hayat: 
-Yani ne var bunda? 
İnanç: 
-Hayat anlamıyor musun bu kız da kimsesiz.
Hayat: 
-Bu burada çalışmasına engel değil bence. 
İnanç: 
-Hayat, İstanbul'da yaşıyoruz bilmem anlatabildim mi? 
Hayat: 
-Bismillah yeni aldık kızı hemen kovacak mıyız? Hem ne güzel tatlı yapmış eli lezzetli yani nesini beğenmedin?
İnanç: 
-Bu tatlıyı sanki daha önce aynısından yemiştim. Sence bu ne kadar normal? 
Hayat: 
-İnanç tamam bu kızdan bu kadar şüphelenme tamam mı? Ayrıca normalde personelden şüphelenen bendim, hayırdır rol değiştirdik de haberim mi yok? 
İnanç: 
-Ben bu işi çözeceğim ama...
Hayat: 
-Ne işi? Nereye İnanç? Neyse çocuklar yine baş başayız. Tatlı yiyecek misiniz? 
Hayat çocukların arabasının iyice yanına gelerek ikisine de sırayla tatlı yedirdi. 
İnanç mutfağa geçti. İnanç: 
-Neşe biraz konuşabilir miyiz? Nereden geliyorsun? 
Neşe: 
-Karşı yakadan geliyorum abimin önceden yaşadığı yerlerden.
İnanç:
-Abin Karşıyaka'da mı?
Neşe: 
-Yani tabi bilmiyorum şuan nerelerde, ne yapıyor? Ama annem bana en son öyle demişti yani abimi bulup birbirimize destek olacağımıza söz verdim. Abim hakkında pek bir bilgim yok yani ben doğduğumda zaten üniversiteli miymiş neymiş? Başka şehirde okuyordu zaten. Hiç görmedim. 
İnanç: 
-Anlıyorum o zaman sana kolaylıklar dilerim inşallah bulursun. 
İnanç yerine dönüyordu ki gözüne yere düşmüş bir fotoğraf ilişti. İnanç: 
-Senin mi bu fotoğraf? 
Neşe: 
-Ay özür dilerim. Sabah eşinizle çarpıştığımızda düşmüş olmalı. 
İnanç: 
-Sorun değil. Abinin mi bu resim?
Neşe: 
-Evet abim ve annem bir gün onu bulursam bu fotoğrafı gösteririm diyordum. 
İnanç: 
-Çok tanıdık geldi.
Neşe: 
-Şey efendim saygısızlık etmek istemem ama tatlı için de aynı şeyi söylemiştiniz. Siz iyi misiniz? 
İnanç: 
-İyiyim iyiyim. Bu arada akşam iş çıkışı tam karşıda gördüğün apartmana gel. Seni evde iyice tanımak isteriz. 
Neşe: 
-Peki efendim. 
İnanç mutfaktan çıkıp Hayat'ın ve çocukların yanına geçti.
Hayat: 
-Baba geldi sonunda. Hayırdır baba ne oldu? Sen gelmeden çocuklar da neredeyse konuşmaya başlayacaktı.
İnanç: 
-Neşe'yi biraz tanımak istedim bu arada bu akşam iş çıkışı bize gelecek, haberin olsun.
Hayat: 
-Akşama misafirimiz var yani. İyi o zaman sen hazırlarsın ortamı. Neyse gidelim artık. Çocukların da uykusu geldi zaten. 
İnanç: 
-Peki gidelim. İyi akşamlar Neşe. Görüşürüz 👋🏻.
Hayat: 
-Yalnız bu personelde kesin bir iş var deyip yakın davranman? Ne oluyor İnanç?
İnanç: 
-Ne oluyorsa güzel bir şey olabilir. Hem sen haklıydın; restoranda en akıllı personel bu olacak. Yani belki hayatımızı bile değiştirir ama...
Hayat: 
-Ne olmasını bekliyorsun İnanç, benim gibi bir değişim bekliyorsan hiç bekleme, sen artık evli mutlu çocuklu bir adamsın. Aile babası oldun ya hâlâ ne bakıyorsun dışarıdaki kızlara? 
İnanç: 
-Hayat öyle bir şeyden bahsetmedim. Bu kız benim üniversitedeyken doğan kız kardeşim olabilir. Yaptığı tatlı aynı annemin tatlısına benziyordu, cebinden annemle resmim çıktı. Annem de abini bul demiş.
Hayat: 
-Ve oda bunu dinledi. İlginç gerçekten. Normalde size birşey dinletmek zor ama...
İnanç: 
-Benim önceden Karşıyaka'da yaşadığımı da biliyor oradan başlamış aramaya zaten. 
Hayat: 
-Sen de çıkıp "ben senin abinim aradığın kişi benim" diyemedin mi?
İnanç: 
-Hayat yani nasıl açıklayacağım? Bunu söylemek o kadar zor ki? Kendim bile kabul edememişken bu durumu ona nasıl anlatayım?
Hayat: 
-Ben konuşayım istersen. Sana kolaylık olur. 
İnanç: 
-Peki iyi olur. 
Hayat: 
-Sorun etme ben çözerim. 
İnanç: 
-Nasıl çözeceksin ya kız benim kardeşim olabilir diyorum ki bu seni ne kadar ilgilendirir orası da muamma. 
Hayat: 
-Beni ilgilendirmez yani peki o zaman Can da seni ilgilendirmemeliydi o zaman. Sen benim kardeşimle ilgilenebiliyorsan ki ilgileniyorsun da zaten hayatımın içine bile edebiliyorsun ama ben beyefendinin hiç bir işine karışma hakkına sahip değilim niyeyse. 
İnanç: 
-Hayat bak Can başka Neşe başka? Hem yani sen kardeşin olduğundan kesin eminsin yani hiç şüphe duymadın. Beraber büyüdünüz ne güzel. Biz Neşe'yle hiç bir şey yapamadık. Bari bize gelsin oturalım konuşalım yani. Çok şey mi istiyorum? 
Hayat: 
-Senin birisiyle gerçekten oturup konuşman bir garip geldi bana ama tamam gelsin bakalım. Ne iş çıkacak bu işten? 
İnanç: 
-Benim ailemi bulmam seni neden rahatsız ediyor?
Hayat: 
-Rahatsız mı oluyorum? Yok ne alaka? Ya bir düşün biz neler neler yaşadık, mahallede artık sağır sultan bile bizi tanıyor. Senin ailen düğüne bile gelmemişti, şimdi teker teker çıkıyor. Hayır yani ben senin hazır olmanı beklerdim. Bugün görümce yarın kaynana da ortaya çıkarsa hiç şaşırmam artık. 
İnanç: 
-Ne dersen haklısın ama ben ne yapabilirim? Bu kızı zaten önce sen işe almadın mı? Neden suçlu ben oldum şimdi? 
Hayat: 
-Neşe iyi kız aslında. Abisi gibi oyuncu bir kişiliği yok bence. Çok hanımefendi birine benziyor. 
İnanç: 
-Hayat bak kardeşimin yanında da beni böyle küçük düşürme tamam mı? 
Hayat: 
-Yok canım olanı söylüyorum yalan mı? 
Derken zil çaldı. Hayat kalkıp kapıya baktı. 
Hayat: 
-A hoşgeldin Neşe biz de tam seni konuşuyorduk. 
Neşe: 
-Hoşbulduk patron. Rahatsız ettim ama müsait miydiniz? 
Hayat: 
-Patron falan yani restoranda değiliz rahat konuşabilirsin. Bak mesela bana abla diyebilirsin, İnanç'a da abi de yani rahat ol. Resmiyete gerek yok.
İnanç: 
-Yani doğru hatta restoranda bile resmiyete çok gerek yok. Sıcak bir ortam yaratmaya çalışıyoruz sonuçta. 
Neşe: 
-Peki abi beni tam olarak niye çağırmıştın?
İnanç: 
-Gel bir çay kahve muhabbet amaç arkadaşlık olsun. 
Hayat: 
-Ya ya hatta belki kardeşlik de olabilir. İlla kan bağı olması gerekmiyor sonuçta. Artık her gün görüşeceğiz nasılsa. 
Neşe: 
-Yani olur neden olmasın ki? Zaten siz çok sıcak insanlara benziyorsunuz. Ben ilk karşılaştığım gün anlamıştım bunu zaten. 
İnanç: 
-Nereden anlamıştın?
Neşe: 
-Yani restoranda eşinizle çarpıştığımız ilk gün aslında ben dedim "eyvah patrona çarptım ilk günden kovulacağım falan..." 
Hayat: 
-Neşe yani sana kadar kovulacak daha çok kişi var sırada esasında. Ki zaten sen yeni personel olduğun için alışman zaman alacaktır ki biz bunu zaten anlıyoruz yani. Neyse ben bir çay koyup geliyorum. 
İnanç: 
-Sen hiç zahmet etme ben hallederim. 
Hayat: 
-Sen belki Neşe'yle konuşacaklarınız vardır hani abi kardeş...
İnanç: 
-Hayat ama böyle konuşmamıştık.
Neşe: 
-Ben hiç zahmet vermeyeyim esasında.
Hayat: 
-Yok Neşecim otur sen abinin de anlatacakları varmış zaten. 
İnanç: 
-Neşe... Offf nereden başlayacağım?
Neşe: 
-Bir sorun mu var? Kötü bir şey mi yaptım?
Hayat yardım adına İnanç'ın evdeki bir albümünü getirdi.
Hayat: 
-Şimdi Neşecim, İnanç restoranda geçen düşürdüğün bir resmi bulmuş ve o resmin bu albümdeki resimleriyle çok benzer olduğunu gördük. Öte yandan çocuklarla restorana geldiğimiz gün yaptığın tatlı -hani rahmetli annemin en sevdiği tatlı dediğin- İnanç'ın üniversitedeyken doğan kız kardeşi olabilme ihtimalini yükseltiyor. İnanç da bu yüzden dedi ki haklı olarak bu zamana kadar yalnız yaşadık artık kardeşim de bizimle yaşasın diyor, sen ne diyorsun ya da ne düşünüyorsun bu durumla ilgili? 
İnanç: 
-Yalnız helal olsun Hayat aklımdakileri ben böyle güzel toparlayıp soramazdım. Evet ne düşünüyorsun Neşe? 
Neşe: 
-Yani bilemiyorum, sonuçta sizin de kurulu bir düzeniniz var. Hem ayrıca sen abimsen neden bunca zaman benim seni aradığım kadar merak edip beni arama zahmetinde bile bulunmadın ki? Ayrıca benim bu zamana kadar kimseye ihtiyacım olmadı yani zaten bir işe ihtiyacım vardı ama gereği de yokmuş açıkçası. 
Hayat: 
-Neşe gitme bak, yani abinin yanında çalışmak o kadar kötü bir şey değil yani benim kardeşim de Can restoranda çalışıyor ve halinden de gayet memnun. Yani anlıyorum sizin kardeş ilişkiniz başka ama yani abin iyi biri ve yani onunla evlendikten sonra hayatım yoluna girdi bile diyebilirim. Hayatıma aniden birinin girip de değiştireceğini tahmin etmezdim. Ama oluyor emin ol abinle tanıştıktan sonra benim hayatım renklendiyse böyle birinin de senin abin olması korkulacak birşey değil. Hem abisi olan kızlar çok şanslı. 
Neşe: 
-Abla ona güvenmeli miyim? 
Hayat: 
-Tabi ki. 
İnanç: 
-Kardeşim ama ayıp ediyorsun, ben hâlâ buradayım sonuçta. 
Neşe: 
-Şey abi özür dilerim ama ben hep tek yaşamaya alıştığım için belki rahat edemezsiniz diye dedim. 
İnanç: 
-Olabilir ama ısrar ediyorum burada bizimle yaşayacaksın artık. 
Neşe: 
-Peki abi. 
İnanç: 
-Güzel öyleyse ben az dışarı çıkıyorum. İstediğiniz bir şey var mı? 
Hayat: 
-Ha İnanç banyodaki çöpleri atabilirsin çocukların bezleri birikti hep. Bir de ekmek al. Gerçi akşama ne yapsam bilmiyorum ama. 
Neşe: 
-Ben biliyorum, yani bir fikrim var. Tabi müsaade ederseniz.
Hayat: 
-Yani yapabilirsin tabi istersen. Bir şeye ihtiyacın olursa söylemen yeterli. 
Neşe: 
-Şey mi yapsak? Fırında makarna falan...
İnanç: 
-Olabilir öyleyse ekmek alayım mı?
Hayat: 
-Aynen güzel olur. 
İnanç: 
-Hayat sen beni dinlemiyor musun?
Hayat: 
-Ne dedin?
İnanç: 
-Ekmek diyorum. Alayım mı?
Hayat: 
-Al belki lazım olur.















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

10 Yaş

İNANÇ VE HAYAT BÖLÜM 40: SEBEBİ YOK SEVGİMİZİN

İNANÇ VE HAYAT BÖLÜM 49: BİR SEN ÖNEMLİSİN ARTIK