İNANÇ VE HAYAT 2: BÖLÜM 19; RAKİP MARKA SORUNSALI

İnanç'la eve geldik. Eve geldiğimizde çocuklar uyuyordu. Artık Rabia'yı ne kadar yordularsa o da çok kendinde gibi görünmüyordu. Ama yine de biz gelince kendine geldi niyeyse.
Rabia: 
-Hoşgeldiniz abla. Ben de çocukları uyuttum da düşünüyorum. 
İnanç: 
-Neyi düşünüyorsun tam olarak? 
Rabia: 
-Çocukları, yani siz birkaç saatliğine bana bırakmaya bile tereddüt ettiniz. Bizim annemiz bizi küçükken niye babama bıraktı ki? 
İnanç: 
-Rabia bak sen en azından annemin yanında daha fazla vakit geçirdin yani belki de benden daha iyi tanıyorsun. Ben ne yapayım? Babamla kavga etti direkt beni babamla bıraktı. Sonra ne ses ne seda. Ya bak bir kardeşim olduğunu bile söyleme gereği duymadan öylece babama bıraktı beni😭😭.
Hayat: 
-Ama biz bırakmayacağız yani rahat olabilirsin.
İnanç: 
-Neyi? 
Hayat: 
-Kader ve Kadir'i sen üzülme. Gerekiyorsa işe bile götürürüm onları. 
Rabia: 
-Yok abla ben bakıyorum hem yalnız da kalmıyorum böylece de yani çocuk bakarken kendi çocukluğumu düşünmeden edemedim bir an işte. 
Hayat: 
-Sence rakip marka sahibi nasıl biri? 
Rabia: 
-Ne bileyim abla? 
İnanç: 
-Hayat sen de taktın bu kadına? Senin, benim gibi insan işte.
Hayat: 
-Biliyorum ama aman boşver. 
Rabia: 
-Bence iyi biridir. Endişe etmene değmez. 
Hayat: 
-Bilmiyorum uygun bir zamanda şirkete gelecekmiş. Biraz yoğun bir kadın herhalde. 
İnanç: 
-Kadınmış işte niye endişe ediyorsun ki? 
Hayat: 
-Ne alaka? Hayır yani ortaklıkta cinsiyeti önemli mi? 
İnanç: 
-Yok canım hiç önemli değil. Yine bir Serdar vakası yaşanmasın diye dedim ben. 
Hayat: 
-Aman be ne Serdar'mış? Sanki Duygu hanım da ortaklık yapma bahanesiyle beni kaçıracak da? 
İnanç: 
-Kim kim? 
Hayat: 
-Duygu hanım yani annem yaşındaki kadından da ne zarar gelebilir ki? 
Rabia: 
-Bende yarın ofise geleyim mi? 
Hayat: 
-Çocuklara kim bakacak? 
Rabia: 
-Abim baksın. 
İnanç: 
-Yok ben restorana bakıyorum. Daha iyi bir fikrim var; canım bence sen toplantıya gitme.
Hayat: 
-Size ne oldu ya? Hayır yani Serdar'la anlaşma yapıp şirkete gelen teklifleri öylece red mi edelim? 
İnanç: 
-Bence gitmesen de olur. 
Hayat: 
-İnanç tartışma istersen bu konuda. Şirket benim, gelen teklifleri değerlendirmek de bana düşer. Hadi iyi geceler.
Hayat gitti.
Rabia: 
-Abi ne yapıyorsun ya? 
İnanç: 
-Duygu hanım dedi bu isim sana da tanıdık gelmedi mi?
Rabia: 
-Yani tabi annemizin adı da Duygu'ydu ama onun markası ya da ne bilim şirketi falan yoktu bildiğim kadarıyla. Hem burası İstanbul her ismi Duygu olan da annemiz olamaz ya. 
İnanç: 
-Annem yaşında dedi. 
Rabia: 
-Eee... Abi bak bence o kadın her kimse annemiz olamaz. Yani boşu boşuna şey yapma bence.
*******
Toplantı günü geldi. Hayat evden kimseye yakalanmadan zar zor da olsa çıktı. Ofise geliyordu ki Rabia'yı ofiste gördü.
Hayat: 
-A Rabia hoşgeldin de hayırdır? Bir şey mi oldu? 
Rabia: 
-Toplantıya ben de katılmak istedim. Yani ablamın arkası sağlam olsun dedim de...
Hayat:
-De çocukları yalnız başlarına evde bıraktın dimi? 
Rabia: 
-Yok Gül'ü çağırdım. Gül ve Can da çocuklarla restoranda.
Hayat: 
-Peki sen niye buradasın? 
Rabia: 
-Yardım için geldim. Yani seni tek başına o kadın benden büyük diyorsun bir de zorlanırsın diye geldim ben. 
Hayat: 
-Başka bir şey yok yani? 
Rabia: 
-Yok abla, ne olacak? 
Hayat: 
-Sen yalnız geldin yani? İnanç nerede? Sizde bir hal var ne oluyor? 
Rabia: 
-Abim, abim, nerede olacak ya; restoranda tabiki.
Hayat: 
-Ne karıştırıyorsunuz siz? 
Rabia: 
-Yok abla, ne olacak? Seni görmek istedim ne var bunda? 
Hayat: 
-İyi o halde, hadi gördün görüştük. Hadi görüşürüz 👋🏻. Ben kaçar. 
Hayat toplantı odasına geçti. 
Rabia: 
-Abla daha kimse gelmedi ki? 
Hayat: 
-Rabia çıkar mısın artık? Senin hiç işin yok mu? 
Rabia:
-Peki abla, ben döneyim bari. 
Rabia tam giderken ofis kapısından biri giriş yaptı. Çarpıştılar... Rabia yere düştü. 
Çarpıştığı kişi: 
-İyi misin kızım?
Hayat: 
-Hoşgeldiniz Duygu hanım. Rabia da tam çıkıyordu. Rabia iyi misin ablacım?
Rabia: 
-İyiyim abla. Hoşgeldiniz.
Hayat: 
-Rabia istersen ve gayet iyiysen artık eve mi dönsen?
Rabia: 
-Toplantıya mı geçsek? 
Duygu hanım:
-Tabi geçebiliriz.
Hayat: 
-Rabia seninle ne alakası var bu toplantının?
Rabia: 
-Duygu hanımla tanışmak istiyorum.
Hayat: 
-Bize bir iki dakika müsaade. 
*******
Hayat, Rabia'yı da yanına alarak bir kenara geçti. 
Hayat: 
-Ne yapıyorsun Rabia? Ya siz komple şirketi çökertmeye falan mı çalışıyorsunuz? 
Rabia: 
-Duygu hanımı tanımak istiyorum sadece. 
Hayat: 
-Neden? Hayır yani benim ortağımla görümcemin ne işi olabilir? Yok ben çalışmayacaktım, doğru suç bende. Abin hayata açtı mı kapattı mı belli değil. Kardeşi de iyi biri demiştim ki Rabia senin de şu durumda abinden kalır yanın yok. Kusura bakma. Toplantım var müsaadenle toplantıma geç kalmayayım.
Hayat, Rabia'yı öyle bırakıp Duygu hanımın yanına toplantı odasına geçti.
Hayat: 
-Kusura bakmayın Duygu hanım. Maalesef böyle başladık.
Duygu hanım:
-Önemli değil. O yakınınız mıydı?
Hayat: 
-Evet. Neyse boşverelim bunları. Siz markanızdan bahsedin biraz. 
Duygu hanım:
-İç giyim üzerine bir marka her bedende ve her çeşit ürün üretimimiz mevcuttur. Bunun yanı sıra sektörde en iyi markayız.
Hayat: 
-Tebrik ediyorum peki hiç dış giyim üzerine çalışmayı denediniz mi? 
Duygu hanım: 
-Yani denedim ama olmadı. Çok başarılı olduğumu sanmıyorum dış giyimde. 
Hayat: 
-Dış giyim aslında iç giyimden daha kolay ve pratik bence. Pazar alanında da dış giyim daha fazla talep ediliyor. 
Duygu hanım:
-Farkındayım ama iç olmadıktan sonra dış olsa neye yarar?
Hayat: 
-Yani... O yüzden ortak olmalıyız. Hem birbirimizle yardımlaşırız falan... Güzel olur. E o halde hayırlı olsun. 
El sıkıştıkları sırada Rabia geldi. Rabia: 
-E anlaştığınıza göre o zaman bu akşam restoranda yemek davetimizi de reddetmezsiniz.
Hayat şaşkınlıkla Rabia'ya baktı: 
-Nereden çıktı bu?, diye fısıldadı. 
Rabia: 
-Ablacım yani o kadar ortaklık yapıyorsunuz bir restoranımıza davet etmeyelim mi? Dimi? 
Duygu hanım: 
-Aslında güzel düşünmüşsünüz. Ortakların kaynaşması güzel sonuçlara vesile olabilir. 
Rabia: 
-Ya görüyor musun abla? 
Hayat: 
-Ya evet evet güzel olur. Gel benimle iki dakika. 
*******
Hayat: 
-Rabia senin amacın ne? 
Rabia: 
-Rakip markayla iyi ilişkiler kurmana yardım ediyorum. Teşekkür edeceğine kızıyorsun sen de ya...
Hayat: 
-Yardım mı? Sizin yardım anlayışınız gerçekten bu mu? Daha tanışalı iki dakika olmadı hemen restorana davet ediyorsun? 
Rabia: 
-Kötü biri olsa etmezdim hem yani kötü biri olsa ortaklık etmezdin yani. 
Hayat: 
-Tamam bitti gel eve dönüyoruz. 
Rabia: 
-Ama Duygu hanım? 
Hayat: 
-Ben konuşurum hem sayende rezil oldum kendisine.
Duygu hanım:
-Kızlar size iyi günler... Anlaştığımıza göre ben artık gitsem daha iyi olur. 
Rabia: 
-Tabi ben sizi geçireyim.
Rabia ve Duygu hanım çıkışa yürüdü. 
Hayat: 
-Amaç ne ya gerçekten bunların amacı ne? Ya rezil oldum. Offf...
*****
Rabia: 
-Size de iyi günler dileriz. Müsait olduğunuz zaman restoranımıza da bekleriz. Oturup konuşmak isterim sizinle. 
Duygu: 
-Tabi müsait olduğum zaman uğrarım. Hadi iyi günler...
Rabia: 
-Şey Duygu hanım siz nerede oturuyorsunuz? 
Duygu: 
-Hayırdır neden soruyorsunuz? 
Rabia: 
-Merak ettim ya merak işte...
Duygu: 
-Karşıda yani baya uzağım buralara. 
Rabia: 
-Benim abim de karşıdan buraya geldi biliyor musunuz?
Duygu: 
-Ne tesadüf...
Rabia: 
-Ya ya, gerçekten büyük tesadüf... Sen bunca zaman Karşıyaka'da tek başına otur, bir kız kardeşin olduğunu bile bilmeden yaşa, sonra babanın saçmalıklarıyla buraya taşın, evlen falan hiç olacak iş mi? 
Duygu: 
-Olmuş işte daha olacağı kalmamış ki? 
Rabia: 
-Benim annem olacak kişi de var ya babamla kavga etmiş ve hırsını abimden çıkarmış bir daha da abim onu hiç görmemiş görmek bile istemediğini söyledi açıkçası. Hatta benim bile restoranlarında çalışmama karşıydı bir ara. Yengem ve Gül olmasa zor bulurdum ben abimi. 
Duygu:
-Ya, üzüldüm. Annen kötü şeyler yaşamış olmalı yoksa niye abini öylece bıraksın ki? 
Rabia: 
-Yani, bir anne çocuğunu öyle bırakmaz geçen yengem ikizleri bana bırakmıştı mesela ama yani nasıl bırakmak zor bıraktı az daha işe getirecekti. 
Duygu: 
-Hayat hanım mı yengen oluyor?
Rabia: 
-Evet ama ben abla diyorum. Çok iyi biri, abim öyle biriyle evlenerek sonunda mutluluğu bulmuş.
Duygu: 
-Gerçekten mutlu olur inşallah. 
Rabia: 
-Kendine yeni bir hayat kurarak en iyisini yapmış. Benim gibi saplantılı düşüncelerde boğulmuyor en azından.
Duygu: 
-Sen ne düşünüyorsun?
Rabia: 
-Ne konuda? 
Duygu: 
-Anneni bulmak konusunda? 
Rabia: 
-Güzel soru. 
Duygu: 
-Güzel cevap vereceğine eminim.
Hayat o sıra yanlarına geldi:
-İnanç mı geldi? 
Rabia: 
-Yok abim gelmedi daha. 
Hayat: 
-Allah Allah, ses duydum da... Duygu hanım siz ne yapıyorsunuz?
Duygu: 
-Elemanlarınızı tanıyorum malum ortak olunca belki eleman takası yapabiliriz. 
Hayat: 
-Ama yapmasak daha hayırlı bence? 
Rabia: 
-Niye öyle diyorsun ki abla? Leyla ya da Serdar ofiste olmasa da olur demiyor muydun?
Hayat: 
-Neyse sonra düşünürüz bunları. Hadi görüşürüz 👋🏻 👋🏻. İnanç gelir birazdan. Biz çıkalım. 
Duygu: 
-Ben de çıkıyordum zaten. 
Rabia: 
-Harbi çok mantıklı. Bence Duygu hanım da bizimle gelsin. 
Hayat: 
-Duygu hanımın biraz işleri vardır yani...
Rabia: 
-Belki de torunlarını göresi gelmiştir. Olamaz mı? Bize gelsin, nolur...
Hayat: 
-Hayırdır Rabia? Yani Duygu hanım bile bu kadar ısrar etmiyor sana ne oluyor? 
Rabia: 
-Ama Duygu hanım çok istiyor hem; zaten restorana gelecekti unuttun mu?
Hayat: 
-Peki, peki abini arayıp haber vereyim bari. Ya da sen mi aramak istersin? 
Rabia: 
-Bende yok abimin numarası. 
Hayat: 
-Benden istemek de çok zordu haklısın. Neyse al benden ara. 
Rabia: 
-Teşekkür ederim abla. 
********
Rabia, İnanç'ı aradı. İnanç, Hayat aradı zannederek direkt açtı;
İnanç: 
-Efendim hayatımın anlamı, çıktın mı? Beş dakikaya geliyorum.
Rabia:
-Abi benim Neşe. Duygu hanım restorana gelecekmiş de haber vermek istedim. 
İnanç: 
-Bir de bunun için utanmadan benim arabamla mı bırakılmak istiyor? 
Rabia: 
-Abi kızma ya...
İnanç: 
-Sana kızmıyorum merak etme. Ama ne utanmaz, arlanmaz biri bu ya... Benim asıl anlamadığım Hayat neden onunla ortak oldu ki? Bana bile mahalleye geldiğimde kulp takan kişi annemi hiç tanıma gereği duymadan ortaklığı kabul etti.
Rabia: 
-Ablam ne yaptı ki sana? 
İnanç: 
-Ne yapmadı ki? Valla söylesem inanmazsın. Neyse konumuz Hayat değil; Duygu hanım niye restorana geliyor?
Rabia: 
-Oturup sakin kafayla konuşmak için.
İnanç: 
-Ne gerek var ne konuşucaz ki onunla? 
Rabia: 
-Gerçekleri, ablamın bir suçu yok, kadın bana kızım dedi. Ben de ona istemsizce anne diyecektim az daha. Sence bu ne kadar normal? 
İnanç: 
-Dedim sana bu kadında kesin bir şey var. Gerçi Hayat'a da demiştim ama; o yine bildiğini yaptı. 
Hayat, Rabia'nın yanına geldi.
Hayat: 
-Ama ayıp oluyor Rabia ya. İnanç açmadı mı telefonu? Hadi kadın bekliyor. 
Rabia: 
-Efendim abi ha tamam, tamam. Hazırız biz, bekliyoruz. 
İnanç: 
-Rabia ne diyorsun? 
Hayat, Duygu hanımın yanına döndü. 
Rabia: 
-Oh ablam anlamadı. Neyse hadi görüşürüz abi 👋🏻.
Rabia telefonu kapatıp Hayat'a verdi. 
Hayat: 
-O kadar uzun ne konuştunuz? 
Rabia: 
-Hiç, hiç birşey yani ne konuşabiliriz ki zaten? Çok uzun yoldan geliyormuş da biraz gecikebilirim dedi.
Hayat: 
-Olsun birşey olmaz.
Rabia:
-Yani... Ben de öyle dedim zaten. 
İnanç sonunda gelebildi. İnanç: 
-Biraz geç kaldım, kusura bakmayın ama.
Hayat: 
-Ya ya eminim trafik vardır. Neyse buyurun Duygu hanım.
Duygu: 
-Teşekkür ederim.
Hayat ön kapıyı açıp bindi. İnanç: 
-Canım acaba ortağınla mı otursan? Kadına ayıp oluyor. 
Hayat: 
-Duygu hanım Rabia'yı da tanıyor yani hem konuşmamız lazım.
İnanç: 
-Benim de seninle konuşmam gereken bir sürü şey var. 
Hayat: 
-Önce sen anlat. 
İnanç: 
-Yok sen anlat rica ediyorum. 
Hayat: 
-Rabia bugün çok tuhaf davranıyor neden acaba? 
İnanç: 
-Rabia? Ha Rabia. Nesi tuhaf geldi ki sana? 
Hayat: 
-Yani ne bilim çocukları Gül'e bırakıp ofise gelmesi falan... Ne alaka yani bir tuhaf geldi bana.
İnanç: 
-Yok bence gayet normal hatta sana göz kulak olsun diye ben dedim git ablana yardım et diye. 
Hayat: 
-Niye ben sormayınca söylemiyorsun? 
İnanç: 
-Çünkü önemsiz yani sen bunu öğrenip ne yapacaksın yani? Gereksiz yani...
Hayat: 
-İnanç bak sen de çok tuhafsın, neler oluyor anlatacak mısın artık? 
İnanç: 
-Yok birşey.
Hayat: 
-İNANÇ...
İnanç arabayı durdurdu.
İnanç: 
-Bak geldik işte ne çene yaptın? Duygu hanım buyrun evimiz burası, siz çıkın oturun.
Duygu hanım ve Rabia binaya girdi. 
Hayat: 
-Amacın ne İnanç? Ben gerçekten seni tanıyamıyorum bazen, bu ne ya hep başka bir şeyin ortaya çıkıyor. Ben seni hâlâ tanıyamıyorum ama çok seviyorum işte. Duygu hanımı tanıyor musun sen yoksa? 
İnanç: 
-Yok ben... 
Hayat: 
-Yalan söyleme bana. 
İnanç: 
-Tamam ama kızma. 
Hayat: 
-Anlat bakalım kimmiş bu Duygu hanım?
İnanç: 
-Rabia'nın annesi.
Hayat: 
-Onun annesi senin neyin? Hem bu kadın ölmemiş miydi?
İnanç:
-Ben de öyle sanıyordum nolur başka bir şey sorma. Zaten benim de kafam karışık. 
Hayat: 
-Ama ben demiştim görümce çıktı, kaynana da çıkar demiştim. Siz annenizden ayrı mı büyüdünüz? Ne yani? 
İnanç: 
-Biliyorum bana çok kızdın ama...
Hayat: 
-Ya tamam biraz kızdım ama beklediğim bir şeydi ne yalan söyleyeyim.
İnanç:
-Kızmadın yani?
Hayat: 
-Ben sorumun cevabını alamadım. Annenizden ayrı mı büyüdünüz?
İnanç: 
-Hem evet hem hayır. 
Hayat: 
-Tahmin etmiştim o nasıl oluyor öyle?
İnanç: 
-Annem beni hiç sevmez döver falan demiştim ya sana... Annemle babamın arası hiç iyi değildi. Evde her Allah'ın günü bir kavgaya uyanırdım. Sonra bir gün çok büyük bir kavga ettiler sonra ben de tabi çocuğum annemden bir şey istedim annem de sonra sen misin benden birşey isteyen; "babası kılıklı ne olacak?" dedi dövdü de dövdü. Sonra da gitti. 
Hayat: 
-Ben ne diyeceğimi bilmiyorum İnanç yani özür dilerim.
İnanç: 
-E senin gibi hastalıklı bir hayat yaşamasakta bizim de böyle işte. 
Hayat: 
-Özür dilerim İnanç yani kendi hastalığımdan daha kötü bir şey düşünemez oldum doğru bu çok bencilceydi ama özür dilerim gerçekten.
İnanç: 
-Önemli değil zaten şu an senden değil başkalarından bunu duymam gerek. 
***************
Akşam olunca Rabia ve Duygu hanım restorana indi. 
Rabia: 
-Çocuklarınız karşınıza çıksa ne hissedersiniz? 
Duygu: 
-Yani tabi şaşırırım.
Rabia: 
-Bekle o zaman. Ben hemen geliyorum.
Rabia dışarı çıkıp Hayat'ı aradı. Hayat telefonu açmak durumunda kaldı.
Hayat: 
-Ne oldu Rabia? 
Rabia: 
-Geliyor musunuz? 
Hayat: 
-Tabiki geliyoruz da abinle konuşmak ister misin önce?
Rabia: 
-Olur. 
Hayat: 
-Peki o da geliyordu zaten. 
Rabia telefonu kapattığı sırada İnanç'ı karşısında görmesiyle şok oldu. Rabia: 
-Ay abi senin burada ne işin var?
İnanç: 
-Ne o beklemiyor muydun? 
Rabia: 
-Yani tabi bekliyordum da telefonla konuştuktan hemen sonra değil. 
İnanç: 
-Duygu hanım restoranda mı? 
Rabia: 
-Evet oturuyor. Daha konuşmadım siz gelmeden. 
İnanç: 
-Tatlı ikram ettin mi? 
Rabia: 
-Yok daha biz de yeni geldik zaten. 
İnanç: 
-Yaptığın tatlılardan versene. Özellikle onun tatlısı gibi olanı. 
Rabia: 
-Tamam abi. 
Rabia mutfağa giderken Hayat da restorana geldi. 
Hayat: 
-Ne yaptınız? 
İnanç: 
-Rabia tatlı ikram edecek o tatlısını yerken biz de konuşacağız.
Hayat: 
-Çocukları getirmedim uyuyorlardı.
Rabia tatlısını Duygu hanımın önüne koydu. 
Rabia: 
-Buyurun afiyet olsun.
Duygu hanım:
-Teşekkür ederim.
Duygu hanım tatlısını yemeye başladı. Duygu hanım:
-Teşekkür ederim çok güzel olmuş elinize sağlık yalnız bu tatlı....
Rabia: 
-Evet. Bu tatlı o tatlı. 
Hayat:
-Rabiacım müsaade edersen Duygu hanım bir sözünü bitirsin.
Duygu hanım:
-Kim yaptı bu tatlıyı? 
Rabia: 
-Ben yaptım. 
Duygu hanım: 
-Kimden aldın tarifi? 
Rabia, bir İnanç'a bir Hayat'a baktı. 
Rabia: 
-Rahmetli annemin en sevdiği tatlıydı.
İnanç: 
-Annemizin desen daha mantıklı olur. 
Duygu hanım:
-Benim de en beğendiğim tarif, ne tesadüf...
Rabia: 
-Garip bir tesadüf... 
Rabia İnanç'la annesinin bir fotoğrafını çıkarttı. 
İnanç: 
-Bu fotoğraf tanıdık geldi mi? 
Duygu hanım fotoğrafa dikkatle baktı. Duygu hanım:
-Evet bu benim oğlumla çekindiğim son fotoğraf 😥. Babası onu benden almadan önce çekmişti bunu. Şimdi kim bilir nerede? Ne yapıyor yavrum benim?
İnanç çok heyecanlandı. 
İnanç: 
-Babası mı aldı yoksa siz mi terkedip gittiniz?
Duygu hanım:
-Babası aldı zorla. 
Hayat: 
-Bir dakika ya, benim şimdi kafam karıştı. 
Rabia: 
-Kimin karışmadı ki? Biz size hiç tanıdık gelmiyor muyuz? Oh be söyledim, rahatladım.
Duygu hanım:
-Yani başta sen çok tanıdık gelmiştin ama....
İnanç: 
-Evet ama söyle yani söylesene ne susuyorsun? Abini evlatlıktan reddedeli çok oldu de, artık görmek bile istemiyorum de. Konuş anne, konuş!!!
İnanç çıktı. Hayat peşinden çıktı. 
Hayat: 
-İnanç yavaş bir durur musun? 
İnanç: 
-Sen niye peşimden geliyorsun? Annem bile istemiyor beni sen hâlâ istiyor musun? 
Hayat: 
-İnanç bak Duygu hanım seni babanla bıraktığı dönemde bir rahatsızlık geçirmiş yani ondan öncesi yok şuan onda.
İnanç: 
-Ne demek yok Hayat? Sen inanıyor musun bu söylediklerine? Ya benden sonra olan Rabia'yı bile hatırlıyor beni yok. Yok ben hatalıyım ben dünyaya gelmeyecektim. Doğru suç bende. 
Hayat: 
-İnanç bir durur musun? Tamam şuan hatırlamıyor ama hatırlayacak. Ona hatırlatmaya hazır ol yeter.
İnanç: 
-Hayat onun için ben yoksam o da benim için öldü yani hatırlamaya gerek yok. 
Hayat: 
-İnanç senin bu tip travmatik olayları bilmen lazım. Ben hastalandıktan sonra ailemi hemen tanıdım mı sanki? 
İnanç: 
-Hayat bak o olay başka...
Hayat: 
-Yok hiçte başka değil. Bak eve götürürüz seninle ilgili daha fazla şey anlatırız öyle bir görüşte tanımak zor gelebilir. Bir görüşte onun seni tanımasını beklersen nerede senin adaletin? Benim tanıdığım İnanç bu değildi. 
İnanç: 
-Tamam gidip konuşalım inşallah tanıması uzun sürmez. 
Hayat:
-Ben bir eve bakıp geliyorum. 
İnanç restorana geri geldi.
Duygu hanım:
-Hoşgeldin oğlum. Kusura bakma seni tanıyamadım ne kadar değişmişsin. Ben de Rabia'nın erkek arkadaşı falan sanmıştım seni.
İnanç: 
-Anne sen şimdi gerçekten beni tanıyor musun? 
Rabia: 
-Anneme tanıttım seni ama istersen yine tanıtabilirsin kendini. 
İnanç: 
-Teşekkür ederim Rabia, çok yardımcı oldun. 
Duygu hanım:
-Oğlum bana çok kızdın mı? 
İnanç: 
-Yani... E sende kızdırdın şimdi. Rabia'nın erkek arkadaşı olsam ben niye burada yaşayayım? Ya da niye karımla restoran işletelim? Hem bir kere ben buna bakar mıyım?
Rabia: 
-Aşk olsun abi o kadar çirkin miyim ben? 
İnanç: 
-Çirkin değilsin ama Hayat kadar güzel de değilsin? 
İnanç'ın telefonu çaldı. 
İnanç: 
-E iyi insan lafının üstüne arar; efendim Hayat'ım?
Hayat: 
-İnanç çocukları hazırladım. Çıkayım mı diye aradım?
İnanç: 
-Yardıma geleyim mi? 
Hayat: 
-Yani zahmet olmazsa...
İnanç: 
-Ben hemen geliyorum. Benim çıkmam lazım hemen dönerim.
*******
Hayat: 
-Hadi bakalım Kader ayakkabılarımızı giymemiz lazım. Kadir az bekle, düşersin.
İnanç: 
-Geldim. 
Hayat: 
-Hoşgeldin. Sen Kadir'i götür istersen, ben de Kader'i ayakkabılarını giymeye ikna edersem gelirim. 
İnanç: 
-Hadi gel Kadir biz gidelim. 



















Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

10 Yaş

İNANÇ VE HAYAT BÖLÜM 40: SEBEBİ YOK SEVGİMİZİN

İNANÇ VE HAYAT BÖLÜM 49: BİR SEN ÖNEMLİSİN ARTIK