İNANÇ VE HAYAT 2: BÖLÜM 14; RESTORANIN NEŞELERİ
Akşama doğru bizi nihayet taburcu ettiler. Yani biliyordum İnanç'ın hastanesine ne diye geldiysek? Çocuklar da çok sıkıldı zaten Allah'tan uyuyorlar.
Hayat çocukları beşiklerine koyup İnanç'ın yanına geliyordu.
İnanç içerideki kanepede rahatça oturmuş Hayat'ı bekliyordu.
İnanç:
-Uyudular mı?
Hayat:
-Çok şükür. Bu arada kimlik çıkartmaya ne zaman gideceksin?
İnanç:
-Evden kovuyorsun yani.
Hayat:
-İnanç sadece soruyorum. Cezası varmış.
İnanç:
-Kim diyor bunu üstelik daha yeni eve geldik müsaade edersen biraz baş başa kalmayalım mı?
Hayat:
-Gül ve Can restoranda buluşmak istiyordu bugün.
İnanç:
-Ben giderim sen çocukların başında dur.
Hayat:
-Aslında çok saçma değil mi? Biz daha bugün hastaneden taburcu olduk. Evde bakmaya gelsinler. Bizi niye restorana çağırıyorlar ki?
İnanç:
-Hayat'ım restoran bizim değil mi? Sen de beni bir evde oturtmayacaksın ya? Hem çocuklar büyüsün hep beraber gideriz restorana. Şimdilik gitmeyelim.
Hayat:
-Şuan istesek de gidemeyiz zaten. Şunlara bak, bunları bırakıp da iş hiç düşünemiyorum.
İnanç:
-Anlıyorum ama sadece oturmaya gitsek hem aylardır evdesin sıkılmadın mı?
Hayat:
-İnanç bak ya çocuklara bir şey olursa ya ne bilim?
İnanç:
-Hayat bak bu zamana kadar hiç bir dediğimi yapmadın zaten. Hep ben senin dediklerini yapmaktan hep senin suyuna gitmekten yoruldum artık bir zahmet sen de benim suyumdan git! Zahmet olacak ama.
Hayat:
-İnanç bak mesele senin dediklerinin olmaması gibi saçma bir sebepse hem kusura bakma ama bu zamana kadar senin istediklerini de yaptık ya senin yüzünden ben daha bu gencecik yaşımda hayatımı değiştirdim. Ya bu kadar bencil olma istersen. Ben mi dedim sana git restoran aç başıma komple bela ol diye? Hem sen benim......
İnanç:
-Eeee.... Söylesene.
Hayat:
-İnanç ben sana daha kaç sene önce, sen yeni taşındığında dedim; uzak dur benden, bana çok bağlanma dedim. Sen benim dediklerimin tersini yapmak zorunda mı hissediyorsun?
İnanç:
-Hayat bak evet biliyorum eskiyi açmayalım artık yani çocuklarımız oldu biz hep aynı mevzuları tartışırsak zor bir çocukluk geçirirler bunlar diyim ben sana. Çocuklarımız benim gibi annesinden darbe alsın istemiyorum.
Hayat:
-İnanç annene ne olmuştu?
İnanç:
-Boşver ya 😥☹️.
Hayat, İnanç'ın elini tuttu. Hayat:
-Biliyorum beni hiç sevmedi, demiştin.
İnanç:
-Sadece sevmese yine iyi, babamla yine bir gün kavga ediyordu, ben de içeride oyun oynuyordum, annem dışarıdan hiddetle bir geldi babama sinirini benden çıkardı. Önce dövdü sonra özür diledi ve çekip gitti. Bir daha da hiç haber alamadım ondan. O benim için öldü yani yaşıyorsa da ben kimsesizim artık.
Hayat bile dinlerken ağlamıştı😥😭😥. Hayat:
-İnanç bak ben gerçekten çok özür dilerim.
İnanç:
-Senlik bir durum yok. Kabahat bende üzüleceğim yerlerde dolaşan benim.
Hayat:
-İnanç bak annenin yerini tutamam biliyorum ama elimden geldiğince yanında olacağım.
İnanç:
-Oldun zaten. Seni gördüğüm günden beri hep yanımdaydın. Ne kadar naz yapsan da tripten tribe girsen de hep bir şekilde iyisiyle kötüsüyle aklımdaydın. Çocuklarımız da seni çok seviyor eminim ben.
Hayat:
-İnanç bana kızmadın mı?
İnanç:
-Hayat başkasının düşünceleri senin için önemli değil diye biliyordum ben ama:)
Neyse çocukları arabalarına koyup ailecek restoranda yemeğe gidelim artık.
Hayat:
-Küsmedin yani.
İnanç:
-Hayat istersen zorlama.
Hayat:
-Her şey yolunda yani.
İnanç, Kadir ve Kader'i bebek arabasına oturturken:
-Evet sevgili çocuklarım anneniz böyle şüpheci bir varlık.
Hayat:
-İnanç çocukların üstüne bir şeyler alıp geliyorum.
İnanç:
-Evet çocuklar restoranımıza gideceğiz ama sanki ilk defa gidiyor gibi anneniz. Hayat artık bir zahmet evden çıksan mı?
Hayat:
-Geldim İnanç geldim.
İnanç:
-Gel gidelim o halde.
Hayat:
-Dur ben bir şey unuttum ay kesin bir şey unuttum...
İnanç:
-Hayat abartma istersen tatile gitmiyoruz, restorana gidiyoruz alt tarafı.
Hayat:
-Tamam İnanç bekle iki dakika.
İnanç:
-Evet çocuklar anneniz gelmiyor galiba gelin biz gidelim bari.
İnanç, bebek arabasını da alarak apartmandan çıktı. İnanç:
-Dışarıda olmak çok güzel dimi? Bu sizin ilk dışarı çıkışınız bizimde sizinle ilk dışarı çıkışımız. Anneniz her zamanki gibi biraz geç kaldı ama olsun.
Hayat kapının önüne çıktığında kimseyi göremeyince panikle aramaya başladı. Hayat:
-Ya iki dakika bekle dedim iyi ki nerede bu şimdi?
O düşünürken Gül de bir şeye bakmak için yanına geldi. Gül:
-Naber kanka? Bir şey mi oldu?
Hayat:
-İnanç'ı ve çocukları kaybettim desem inanır mısın?
Gül:
-Kanka sen gerçekten iyi misin? Tamam İnanç kaybolmuş olabilir ama çocuklar neden kaybolsun?
Hayat:
-Ben de bunu anlamıyorum. Kaçırdı kesin, benden çocuklarımı kaçırdı. Nasıl olabilir böyle şey ya? Bu bana yapılır mı? Bana ya?...
Gül:
-Kanka sakin ol. En fazla restorana gitmiştir. Nereye gidebilir ki en fazla?
Hayat bir an düşündü. İnanç'la gittiği yerleri ve başına gelenleri iyice aklından geçirdi.
Hayat:
-Yok kanka yok kesin çocukları da bir oyunun parçası haline getirdi. Valla nasıl bir manyakla evlendim ben!
Gül:
-O kadar da değil kanka hem bir arasan...
Hayat:
-Doğru diyorsun.
Hayat telefonundan İnanç'ı aradı. İnanç telefonu hemen açtı.
********
İnanç:
-Annenizin sonunda aklına gelebildim. Bir insanın aklı bir karış havada olunca tabi biraz geç düşüyor. Efendim Hayat'ım.
Hayat:
-İnanç neredesin sen?
İnanç:
-Şaka mı yapıyorsun? Hayır yani restorana çıkalım diyen sendin zaten evden çıkamayan da sendin ve geç kalan da sensin hayret.
Hayat:
-İnanç çocuklar yanında mı?
İnanç:
-Yok yanımda kimse yok öyle kendi kendime konuşuyorum zaten. Hayat sen iyi misin?
Hayat:
-İnanç bak şaka yapıyorsan hiç komik değil. Ya hâlâ benimle oynamaya utanmıyor musun?
İnanç:
-Sen gelmeyecek misin restorana?
Hayat:
-Geldim geldim. Oh çok şükür buldum sizi.
İnanç:
-Çok mu aramıştın? Hem restorana gitme fikri senden çıktı hem de iki saat evden çıkamadın.
Hayat:
-Çocuklara birşey alıyordum. Sonra aklıma başka şeyler geldi işte.
İnanç:
-Ne gibi?
Hayat:
-Boşver ya.
İnanç:
-Açıkça söyle işte.
Hayat:
-İnanç sen beni neden seviyorsun?
İnanç:
-Karım olduğun için olabilir mi? Bu ne biçim soru Allah'ını seversen.
Yorumlar
Yorum Gönder