Hastalığın kattıkları
Hastalığın pençesinde 8 sene nasıl geçti?
Ben küçükken çok büyük bir hastalıktan kurtulup hayata sıfırdan başlamak mecburiyetinde kaldım. Bu 8 sene dışarıdan kolay geçmiş gibi gözükse de hiç kolay geçmedi. Her gülüşün ardında büyük bir hüzün vardır ya, belki de ben yaşama enerjimi bu şekilde sağlıyordum. Olur olmadık şeylere gülerek yüreğimdeki koca bir yarayı kapatmaya çalışıyordum. Bu yolda annem hem en büyük yardımcım hem de bazen en büyük düşmanım oluverdi. Benim yaşadığım hastalığın hep sohbet konusu olması benim içimi parçalayan bir hançerdi adeta.
Çok zor duygularım vardı
Hastaneden taburcu olana kadar her gün ağlıyordum zaten eve gelince üzüntüm biter sanıyordum ama bazı durumlarda maalesef ki üzüntü çoğalır ve adeta tüm kalbini doldururmuş bunu çok erken yaşta farkettim. En zoru da budur ya her şey bitti derken yeniden başlamak yok mu hayatta, işte bu insanın kendisini sorgulamasına bir sebeptir. "Ne suçum vardı da bu benim başıma geldi" ya da "Bu neden benim başıma geldi de başkasına bir şey olmadı" gibi sorular insanı yer bitirir. Bir de bu duyguları başkasına anlatmak yok mu, en zoru bu. Seni kimse anlamaz. Belki duygularını anlatmak için çok önemli bir çaba sarf edersin ama onlar anlamamakta daha fazla bir çaba sarf ederler ve maalesef ki empati yetenekleri yoktur.
Empati ve hastalık ilişkisi
Kendini başkasının yerine koyamayan insan karşı tarafı da anlamaz. Hasta insanların aklında binlerce kalıp düşünce vardır. Ama maalesef ki hasta olmayan insan anlamaz.
Yaşadığımız her şey aslında bir mucizedir
Hastalığımı atlattıktan sonra farkettim ki insan yaşadığı her şeyden zevk alabilir ve biz aslında her şeyden zevk alabilecek güce sahibiz. Yani ben mesela hasta olmadan önce kendimi çok korkak sanıyordum sonra hastanede karşılaştığım bir doktor dedi ki:
-Sen çok cesur bir kızsın.
Sevindim tabi çünkü bence rütbesi benden yüksek birinin bana güzel bir cümle kurması yani beni böyle çok özel hissettiriyor. Sonra anneme sordum;
-Ben gerçekten cesur muyum?
Annem yüzüme şöyle bir baktı;
-Sen tabii çok cesursun yani. Cesur olmasan yani bugünlere gelmezdin.
-Nasıl yani?
-Kendine haksızlık etme bence. Cesursun çünkü hastayken bile mücadele ettin. Okuluna devam ettin. Sonra bugün koluma takılıp her yere gidebiliyorsun çünkü cesursun. Ben sana bakınca bu mücadele ruhunu görebiliyorum.
-Gerçekten mi ya? Ama korktuğum için de hiçbirşey yapamıyorum.
-Ne gibi?
-Mesela düşmekten korktuğum için ayağa kalkmaktan çekiniyordum eskiden.
-Ama şimdi düştüğün yerden kalkabiliyorsun bunlar hep bir cesaret örneği. Sıkma canını ben sana inanıyorum. Sen benim mucize çocuğumsun.
Annemin bu sözleri bana hep cesaret vermiştir. Ben inanıyorum eskisi gibi olmayacak belki ama eskisinden güzel bir hayata yürüyeceğim. Belki de benim hasta olmam beni daha kötü şeylerden korudu kim bilir? Belki hasta olmasaydım bugün daha kötü bir mücadele içerisinde olabilirdim. Her şerde bir hayır vardır.
Yorumlar
Yorum Gönder